Aslında anne olmak çok kolay…
Başlangıcı hepimiz biliyoruz, ardından 38-40 hafta karnımızda taşıyoruz, sonra bir kaç saat doğum sancısı çekiyoruz veee anne oluyoruz. Belki sosyal hayatımız etkileniyor, belki uykularımız az ve düzensiz oluyor. Artık kendimizden çok düşündüğümüz biri daha oluyor hayatımızda. Ve bunların hiçbiri bize zor gelmiyor.
Zor olan, iki kişi yaşamaya zar zor ikna olduğumuz (bazen olmadığımız) evimize farklı ihtiyaçları, beklentileri ve farklı kişiliği olan yeni bireyleri kabul etmek ve evimizi gerçek anlamda onlarla paylaşmak. Tabiki hepimizin bir yaşam tarzı ve buna uygun ev düzeni var. Tabiki çocuklarımız da bu düzenin bir parçası. Ancak evimizin bu küçük bireylerinin ihtiyaç ve tarzlarına da saygı duymak zorundayız. Lavaboya uzanamıyorsa bir tabure koymak bizi de onu da çok rahatlatır. Çocuğumuza bir oda vermişsek, hoşumuza gitmese de kendi alanında, kendi düzenine saygı duymalıyız.
Zor olan, yorgun, üzgün veya öfkeli olduğumuzda, kendi duygularımızın farkına vararak, ailemize karşı sabırlı ve hoşgörülü olabilmek.
Zor olan, örnek olmak. Çocuklarımız için hep daha iyisini istiyoruz ve bunun için çabalıyoruz. Ve sonuç için hep endişeliyiz. Bunun için endişelenecek kadar ilgili bir anneyseniz merak etmeyin “en kötü bizim gibi olacaklar”. Bir ata sözümüz bile var armut dibine düşermiş. Çocuklar onlara ne söylediğimizle, ne aldığımızla, ne sağladığımızla değil bizim nasıl olduğumuz ve çocuklarımıza ne hissettirdiğimiz ile şekillenirler. Eğer sizin kitaplığınızda hiç kitabınız yoksa ve okumuyorsanız, çocuğunuza istediğiniz kadar kitap alın, istediğiniz kadar oku diye ısrar edin, büyük ihtimalle okuyan biri olmayacaktır.
Zor olan, kendi ihtiyaçlarımızın bile farkında olmadan, kendi ihtiyaçlarımızı bile karşılayamadan başka birinin ihtiyaçlarının karşılanmasının sorumluluğunu taşımak.
Zor olan, insan olduğumuzu, hata yapabileceğimizi, mükemmel olmadığımızı ve mükemmel olmak zorunda olmadığımızı kabul etmek.
Zor olan, dinlemek. Karşımızdakinin ağzından çıkan sözlerinin arkasındakini dinlemek. Beden dili ne diyor? Ses tonu ne söylüyor? Gözleri neler hayal ediyor? Neler hissediyor, duygusu ne? Gerçekte neye ihtiyacı var?
Zor olan kendi hayatlarımızdan bir şeyler feda etmeden, küçücük yüreklere dokunabilmek. Fedakarlık yapmadan onlara koşulsuz sevgimizi verebilmek…