anne bebek dostu, sağlık

Ingiltere Sağlık Sistemi vs Türk Sağlık Sistemi (göçmen annenin günlüğü)

bright-cardiac-cardiology-433267.jpgHayatımızın yepyeni dönemi, Londra günlerimizin henüz çiçeği burnunda 5. haftasını yaşıyoruz. Yoğun, yorucu olduğu kadar heyecan dolu taşınma maceramızı kaleme alamadan sağlık sistemi ile giriş yapmak istedim.

Taşınma süreci hepimizi, en çok da 2 yaşındaki Meriç’i çok yordu. Yaklaşık 6-7 haftadır öksürüyor. Öksürmeye başladıktan bir süre sonra İstanbul’da özel bir hastaneye götürdük. Oğlumu muayene eden sevecen doktor ciğerlerinde bir şey olmadığını boğazından kültür alarak ihtiyaca göre antibiyotik verebileceğini söyledikten 3 dakika sonra elime içinde antibiyotik de olan kalabalık bir reçete tutuşturdu. Antibiyotiği aldım ancak vermedim, diğer öksürük şuruplarını da istemeyerek verdim. Küçücük bir çocuk için oldukça fazla değil miydi bu ilaçlar? Çevremdekiler beni kınayadursun ilaçları vermeyi reddettim. Öksürük devam etti. 1 hafta sonra Londra’ya geleceğimiz ve burada bir sağlık sistemine henüz kaydolmadığımız için tekrar -bu kez Edirne’de- özel bir hastaneye götürdük. Burada Meriç’i muayene eden doktor da ciğerlerinde bir şey olmadığını ve diğer ilaçları da bırakmamı söyledi. Öksürük ise şiddetle devam etti. Bense çocuğuma ilaç vermediğim için mutlu, öksürüğünü engelleyemediğim için de çaresiz hissettim. Günler ve haftalar geçti. Öksürük geçmedi.

İngiltere’ye gelmeden önce, herkes İngiltere’deki sağlık sistemini öyle kötüledi ki gelirken bir bavul da ilaç getirdik. Bu arada biz artık Londra’da yaşamaya başladık. Geldikten bir kaç hafta sonra GP* yani aile hekimi kaydı için başvurduk ve Meriç için bir randevu istedik. 10 gün sonraya randevu alabildik.

Geçmeyen, bitmeyen öksürük yetmezmiş gibi bir sabah yüksek ateş başladı. Ateş düşürücü şuruplarla, ılık duşla 40 dereceden 38.5 dereceye indirebiliyorduk. Saatler geçti durum değişmedi. GP’mizi aradık, durumu anlattık. Evde yapılabilecek herşeyi yapmışsınız diyerek en yakın hastaneye gitmemizi tavsiye etti. Akşam 20:30’da hastanedeydik.

Hızlıca bir kayıt işleminden sonra çocuk acil bölümüne yönlendirildik. İstanbul’daki lüks otel hizmeti sunan özel hastaneleri saymazsak, bu çocuk acil servisi bir özel hastane servisi gibiydi; çocuklar için oyuncaklar ve kitaplar, bekleyenler için su ve meyve suyu ikramı vb. Bekleme salonuna alındıktan 10 dakika sonra bir hemşire bizimle ilgilendi, ateşini, nabzını kontrol etti, bizi dinledi ve bir ateş düşürücü şurup vererek doktorun bizi 45 dakika içinde göreceğini söyledi. Beklerken ekranlardaki bir uyarı dikkat çekiciydi “Hastanemizin bu servisinde bir doktoru görmek için ortalama bekleme süresi 2-3 saattir” Neyse ki çok panik bir anne değilim sanırım bu uyarı biraz tedirgin etmekle birlikte sakince 45 dk-1 saat bekledik ve doktoru gördük. Haftalarca süren öksürük ve 15 saattir seyreden 40 derece ateş doktoru endişelendirmiş gibi görünmedi. Daha çok, biraz yüksek nabzı ile ilgilendi.

Toplamda 5 saat kadar hastanede kaldık. İdrar tahlili ve röntgen çekildi. Doktorlar aralıklarla bizimle ilgilendi, hemşireler ilgili ve güler yüzlüydü. Hastane tertemiz ve düzenliydi. Sonuç olarak bakteriyel bir enfeksiyon olmadığı tespit edildiği için antibiyotiksiz bir şekilde hastaneden ayrıldık. “6 saatte bir ibuprofen verin, ateş, vücudun viral enfeksiyonla başa çıkması için bir savunma mekanizmasıdır, geçmiş olsun” diyerek hastaneden uğurlandık.

Çok bekledik doğru, saatler sonunda geçmiş olsun diyerek zaten verdiğim ilaçlara devam etme tavsiyesi ile uğurlandık. Bunlar beni rahatsız etmedi, gerekli görülen tetkikler yapıldı, ilaçla ayrılmadığımız için de ayrıca memnunum. İstanbul’da ne zaman doktora gitmek zorunda kalsak, hiçbir tetkik yapılmadan antibiyotikli reçetelerle eve dönmek benim için oldukça stresli oluyordu. Uzun lafın kısası ben bu hastane deneyiminden memnuniyetle ayrıldım.

Hastaneden çıktığımızda gece 1 civarıydı. Taksi çağırdık, caddede taksiyi beklerken yağmur yağmaya başladı. Birden caddeye ara sokaktan lüks bir araba çıktı, bizi geçtikten sonra fark etti, ileride durdu, arabadan inen adam bizi evimize bırakmayı teklif etti. Taksi beklediğimizi söyleyerek teşekkür ettik. “Yağmur yağıyor ve çocuğunuz var, ben sizi evinize götürebilirim, üstelik ücretsiz” dedi. Tekrar teşekkür ederek taksimizin gelmek üzere olduğunu söyledik. Bu teklif bana insanlığa olan inancımı hatırlattı, çok duygulandım. Buradan tekrar o beyefendiye teşekkür etmek istedim….

GP tecrübemizi de ayrıca yazacağım…

Sevgiler, sağlıklı günler,

annebebekdostu

*İngiltere’de oturum hakkı olan her birey bir GP’den sağlık hizmeti alma hakkına ve hastanelerin acil servislerinden yararlanma hakkına sahiptir. Eğer süreli oturum hakkınız varsa, süresiz oturum alana kadar hastane hizmetlerine ücret ödemeniz gerekebilir. (NHS -National Health Centre–  web sitesinde bölgenizdeki tüm GP klinikleri görebilir, doktorlar ve klinikler hakkındaki değerlendirmeleri okuyabilir, yorumları inceleyebilir ve böylece hangi kliniği seçeceğinize karar verebilirsiniz.